Şehirde Sessizlik: İlgisizlik Mi, Meşguliyet Mi?

Haziran ayının sonuna yaklaşırken 30 derecenin üstüne çıkan havalarla buluştukça şehirde sessizlik hâkim olmaya başladı. Okul zillerinin çalması ile döneme veda edenler, yıllık iznini alanlar; şehirden uzakta deniz, kum ve güneş atmosferinde yaz aşkını aramaya koştu. Peki ya şehirde nasıl ilişkiler? İlgisizlik mi hakim şehir atmosferinde, yoksa meşguliyet mi?

SEKS & İLİŞKİLER

Gözde Ataç

6/27/20252 min read

Üzerimizde yazlık askılı elbiselerle hafifleyip özgürleşen gönül yaylarımız, değişen ruh halimizle eş zamanlı bir sessizliğe bürünüyor. Şehir rutinlerinde sıkışıp kaldığımız bağlardan denize yaklaştıkça kopmaya başlıyoruz. Böylece şehirdeki ilişkilerde sessizlik bulutları hakim olmaya başlıyor. Aşk gerçekten Bodrum’da yaşanıyor olabilir mi?

Cevapsız aramalar, günlük rutinde bir türlü vakit ayrılamayan dateler, “ghosting” etiketi yapıştırılmış mesajlar… Şehirde iş temposunun yoğunluğu ile yaz aylarında artan sosyal etkinliklerin yoğunluğu çakıştığında romantik ilişkilere karşı bir ‘meşguliyet maskesi’ takılıyor. Meşguliyetten ziyade duygusal mesafenin bir göstergesi bir ilgisizlik olabilir mi tüm bunlar?


Şehir rutininde yalnızlaşan insanlar ilişkilerinde daha detaycı görülmeye başlar. ‘Bu ilişki sadece duygusal boşluğumu mu dolduracak? Gerçekten onunla bir ilişki düşünüyor musun?’ İşte tüm bu sorular meşguliyet maskesinin ardındaki iç yüzü ortaya çıkarmak için yeterlidir.


Yaz aşkını bulanlar için ise sweatshirt’ler giyilmeye başlandığında ayrılık çanları çalar. Şehre dönüşle birlikte aynı meşguliyet döngüsü başlar:

“Bu hafta çok yoğunum.”

“Ben de vakit ayırmayı çok isterim, ama…”

Ardı arkası kesilmeyen meşguliyetlerin iç yüzündeki sorgulama hali ve ilgisizlik her geçen gün biraz daha koparır aradaki bağları.

Coşkuyla başlayan ilişkilerin yerini aynı sessizlik rutini alırken yaz mevsiminin ilişkileri aynaladığını söyleyebilliriz. Kalabalıklara dönüldüğünde yazın yeni başlangıçlarında karşılaştığımız yüzeysel ve meşguliyet maskesinde gizli ilgisizliklere maruz kalabiliyoruz.

Önemli olan yazın ışıltısına kapılmadan kalabalıkların değil de şehrin sessizliğinde samimi bir bağ kurabilmek. İlgisizliklerin değil yalnızlıkların ve beklentilerin buluşup dans etmesi..

Kiminle, nasıl bir bağ istiyoruz? İlgisizliği ile meşguliyetin arkasına mı saklanıyor, yoksa gerçekten kendi dünyasına mı çekiliyor? Kendimize dürüst olarak başlayalım: ‘Biz şehrin sessizliğinde başkaları için ne kadar ilgiliyiz?’